Çok değil 2 yıl öncesine gidelim;
Biri size çıkıp ‘Yunanistan ekonomisi çöküyor’ dese…
Ne derdiniz?
Hemen söyleyeyim:
Bu arkadaş herhalde aklını yitirmiş.
Neden?
Çünkü söz konusu ülke;
AB kaynaklarının kaymağını yemiş,
Nüfusu İstanbul’dan az,
‘Bacasız sanayi’ turizmden para akıyor,
Üstelik Avrupa’nın ‘şımarık çocuğu’…
Ama maalesef ‘olmaz’ denen oldu.
Küresel kriz patlak verince bütçedeki kara delik ortaya çıktı.
Dönemin Başbakanı Karamanlis seçim kararı aldı.
Sandıktan PASOK çıkınca da ‘benden bu kadar’ dedi ve gitti.
Halkın umudu haline gelen yeni Başbakan Papandreu 100 günlük süre istedi.
Ama bu süre çok kısaydı…
Ve, zaman su gibi akıp gitti.
Aradan 4-5 ay geçince şoklar arka arkaya geldi.
300 milyar Euro’luk dış borç…
GSYH’nın yüzde 12.7’si oranındaki bütçe açığı…
Uluslararası kredi derecelendirme kuruluşlarının not indirimleri…
Derken;
Ülke bir anda Avrupa’da krizin merkezi haline geldi.
Avrupa borsalarında Yunanistan’a endeksli bir seyir oluştu.
Brüksel’den bir türlü beklenen haber gelmedi.
Tam bu sırada Almanya ve Fransa yeşil ışık yaktı:
Merkel ve Sarkozy Yunanistan’ı ‘yalnız bırakmayız’ dedi.
Ama basının iddiasına göre bir şartla: Silah satın alırsa…
Yunanistan’a ‘önlem al’ baskıları iyice artarken;
Vatandaşlarını şoke eden acı reçete açıklandı.
Hükümet Sözcüsü Petalotis önlemleri sıraladı:
-Kamu çalışanlarının maaşlarında kesinti yapılacak.
-KDV yüzde 21’e yükseltilecek.
-Ödeneklerde yüzde 12 kesinti olacak.
-Emekli maaşları 2010 yılı süresince dondurulacak.
-Akaryakıt fiyatları 3 ila 8 cent arası zamlanacak.
-Alkollü içeceğe yüzde 20, sigaraya yüzde 65 ek vergi gelecek.
-35 bin Euroyu aşan araba ve yat alımlarına ek vergi konulacak.
-Noel, Paskalya ile yaz tatili maaşlarında yüzde 30 kesinti olacak.
Bahara merhaba demeye hazırlanan Yunanistan’da buz gibi bir hava estiren bu açıklamaların sahibi Petalotis’in son cümlesi de oldukça dikkat çekiciydi:
“Ülke ekonomisi çökmeden bu önlemleri almak zorundayız.”
Peki söz konusu kriz ve alınan bu önlemler Batı Trakya’yı nasıl etkileyecek?
Tabii ki olumlu etkilemeyecek.
Ülkenin geleceği için kemerler sıkılacak.
Ancak işin kötüsü Türk azınlığın çoğunluğunu oluşturan çiftçi zaten kemeri son deliğine kadar sıkmıştı.
Biraz daha sıkarsa ya kemer kopacak ya da bel kemiği zarar görecek!
Hele bir de tütüne verilen destek primi kesilirse vah benim bahtı kara köylümün haline…
Bütün bu gelişmelerin Azınlık esnafını da olumsuz etkileyeceği kesin.
Geriye memurlar kalıyor ki, o da bizi çok ilgilendirmiyor!
Nedeni malum:
Türk memur sayısı parmakla sayılacak kadar az.
Yine de bütün bu olumsuzluklara rağmen, ‘enseyi fazla karartmamak’ gerektiğini söylemek istiyorum.
Çünkü sözünü ettiğimiz ülke vatanımız Yunanistan…
Birçok ekonomistin dediği gibi:
Yunanistan kısa sürede bu sorunun da üstesinden gelirse kimse şaşırmasın.