Lozan Barış Antlaşması Amir olmak üzere Türkiye ile Yunanistan Arasındaki antlaşmaların tümünde (1913 Atina Antlaşması,1920 Yunan Sevri, Avrupa Birliği Müktesebatı) Batı Trakya Müslüman Türk Azınlığı’nın kendi dinleri olan İslam dinini İslam dininin kuralları ve öğretileri çerçevesinde Yunan devletinin korumasında yaşamaları, öğrenmeleri, öğretmeleri garanti altına alınmıştır.
5-7 Şubat 2007 tarihlerinde Batı Trakya’yı ziyaret eden Yunanistan Dışişleri Bakanı Dora Bakoyani, Başbakan Karamanlis adına yaptığını belirttiği ziyarette, iyileştirme paketi olarak adlandırılan açıklamalarında klasik yaklaşım dışında yeni bir şeyler olmadığını görmek biz Batı Trakya Türklerini şaşırtmamıştır.Dora Bakoyani’nin 240 din adamının Dimetoka, Gümülcine, İskeçe müftülüklerinde maaşları Yunan devleti tarafından ödenerek görevlendirileceklerini açıklamasının açıkça Lozan antlaşmasını tanımadıkları anlamına gelmekte olduğunu söylemiştik.Günümüzde Yunan parlamentosundaki gelişmeleri değerlendirdiğimizde, değişen bir şey olmadığını görmekteyiz. Yine insafsızca ve ırkçı bakış açısı ile insanlarımızın inanç özgürlüklerine ısrarla müdahale edilmektedir. Bir insanlık ayıbı olarak değerlendirdiğimiz, ilk çıkarıldığı yılda da reddettiğimiz bu yasayı yine aynı düşüncelerle reddetmekteyiz.
Altı yıldan bu yana Batı Trakya Müslüman Türk Azınlığının Yunanistan meclisindeki temsilcilerinden olan ve Yunan parlamentosuna rekor oylarla gönderdiğimiz Rodop Milletvekilimiz Sayın Ahmet Hacıosman’ın , Bursa’ya yapmış oldukları bir ziyaretinde Derneğimizden alınmış bir fotoğraf karesinin birileri tarafından manşetlere taşınarak , sayın milletvekillerimize “ajan” suçlaması yapılması bizleri ve tüm soydaşlarımızı derinden üzmüştür. Derneğimizi, azınlığa ait politikacılar ziyaret ettiği gibi zaman zaman çoğunluğa ait politikacılar da ziyaret etmişlerdir. İmamlar yasası diye bilinen bu yasanın mecliste görüşüldüğü bir zamanda; bu kabul edilemez suçlamaların yapılması aslında her şeyi açıklamaktadır. Batı Trakya Türklerinin hak ve hukuku için her alanda çalışan ve bu yasanın da yanlış olduğunu ısrarla ve inançla savunan, Batı Trakya Müslüman Türk Azınlığı’nın kendilerine tevdi ettiği görevi layıkıyla yerine getirmeye çalışan milletvekillerimize, ders verdiklerini iddia eden Bağımsız Yunanlılar partisi milletvekili Terens Kuik’i ve ırkçı Altın Şafak partisi başta olmak üzere bütün ırkçı yaklaşımları şiddetle kınamaktayız.
Ayrıca Terens Kuik, Altın Şafak ve ırkçı düşüncedeki bu tarz yaklaşımının ucuz politik tavırlar olduğunu, gerek Yunanistan genelinde gerekse bölgede huzur ve mutluluğa hiçbir katkısının olmayacağını beyan etmek isteriz. Bu tür ucuz politik çıkışların sadece kendi dar çerçevedeki yandaşlarını sevindireceğini, ülkesinin şu anına ve geleceğine zarar vereceğinin taraftarlarınca da bilinmesini isteriz.Demokrasilerde farklı düşüncelere tahammül etmek erdemliktir.
Rodop ve İskeçe vilayetinin hatta Yunanistan’ın en yüksek oranda oyunu alarak parlamentoya gelmiş ve bütün insanlarımızı temsil yetkisi almış olan sayın milletvekillerimizin şahıslarına yapılan saldırıları Batı Trakya Müslüman Türk Azınlığının tümüne yapılmış kabul etmekteyiz. Batı Trakya Türk Azınlığı mensubu seçmenlerin bunun cevabını demokratik haklarını kullandıkları sandıkta bir kez daha vermekte tereddüt etmeyeceklerini düşünmekteyiz. Batı Trakya Türk Azınlığı tarihte olduğu gibi günümüzde de Yunanistan’ın birlik ve beraberliğinden yanadır. Son günlerde yaşadığımız bölücü, faşist yaklaşımlara insanlarımızın taviz vermeyeceğini, insanlarımızın isteğinin bölge barışı, huzuru ve ülkelerinin bir an önce ekonomik açmazdan çıkması olduğunu beyan etmek isteriz.
Bu gün yine inançlarımız üzerinden siyaset yapmaya kalkanlara bu oyunlara gelmeyeceğimizi bir kez daha hatırlatmak isteriz.Batı Trakya Türk Azınlığının sorunlarına gerçekten çözüm üretilmek isteniyorsa;Dünyada örneği olmayan bir uygulama ile Hıristiyan bir valinin Müslümanları yönetecek müftüsünü ve Hıristiyanlardan oluşan bir heyetin bize dinimizi öğretecek din adamlarımızı ataması uygulaması inadından vazgeçilmelidir.Camilerimizde görev yapacak olan din adamlarımızı kendimizin seçmemizi engelleme çalışmalarından vazgeçilmelidir.Bütün dünyada diğer inançlara karşı gösterilen saygı gibi, biz de öncelikle ibadethanelerimize ve minber’imize saygı gösterilmesini ve dokunulmamasını talep ettiğimizi hatırlatmak isteriz.
Avrupa Birliği üyesi Yunanistan’da temel değerlerin hala yok sayılıp ayaklar altına alınması Yunanistan ile birlikte Avrupa Birliği’nin de ayıbıdır. Temel insan hak ve özgürlüklerinin bütün insanlar için geçerli olduğuna ve büyük devletlerin büyüklüklerinin attıkları imzalara sahip çıkmaları ve sözlerinde durmalarına bağlı olduğunu saygı ile kamuoyuna duyururuz.
Yönetim Kurulu Adına
Başkan Şükrü Köse